İZMİR AĞRISIZ DOĞUM – NORMAL DOĞUM FİYATLARI – DOĞAL DOĞUM

Sezeryan

Sezaryen vaginal yoldan doğması mümkün olmayan bebeklerin, karın duvarı ve uterus açılarak doğurtulmasını sağlayan bir ameliyattır.
Abdominal doğum, Cesarean section gibi isimler de verilir. Doğru yazılışı sezaryen şeklindedir.

Kesi kasığın hemen üzerindeki karın bölgesinden yapılır. Uterus açılır ve amniotik sıvı boşaltılarak çocuk doğurtulur.Bebeğin ağzı ve burnu sıvılardan temizlenir ve umblikal kord klempe edilerek kesilir. Bebek solunumunun normal olduğunda emin olmak için bir pediatriste teslim edilir.

Sezaryende nef tür anestezi verilebilir?
Sezaryen ameliyatlarında anestezi verilmesi şarttır. Verilen anestezi genel anestezi olabileceği gibi, anne adayının sadece belden aşağısını uyuşturan spinal veya epidural anestezi de olabilir. Spinal veya epidural anestezi verilen anne adayları; ameliyat süresince ağrı duymamakta, fakat bebeği uterustan çıkar çıkmaz görebilmekte, ağlamasını işitebilmektedirler. Ayrıca; ameliyat sonrasında bebekleriyle daha kısa sürede ilgilenebilmektedirler. Genel anestezi almayan bebekler daha aktif olmaktadırlar.

Hangi durumlarda sezaryen yapılır?
 Bebeğin başı ile doğum kanalı arasında uyuşmazlık varsa; baş doğum kanalından geçemeyecek kadar büyük veya doğum kanalı normalden dar ise vaginal doğum mümkün değildir.
–  Daha önceden uterus üzerinde iz bırakan sezaryen yada rahimden ur alma (myomektomi) ameliyatları geçirmişse, vaginal doğum sırasında eski ameliyat yerinden uterus yırtılabilir.
–  Su kesesinin açılmasından sonra göbek kordonu vajenden dışarı sarkabilir. Dışarıya çıkan göbek kordonundaki anne ile bebek arasında oksijen alışverişini sağlayan damarlar büzülerek bebeğin kısa sürede ölümüne neden olur. Bebeği kurtarmak için acilen sezaryen ameliyatı gereklidir.
–  Normalde baş ile gelen bebeğin, herhangi bir nedenle kol, omuz veya yüzü ile gelmesi halinde vaginal doğum imkansızdır.
–  Plasentanın; doğum kanalını kapatacak şekilde uterusun alt kısmına yerleşmesi yani önde gelmesi halinde mutlaka sezaryan gerekir. Plasentanın yerleşme yeri ultrasanografi ile belirlenir.
– Plasentanın bebeğin doğumundan önce yerinden ayrılması halinde bebek, kan kaybından ölür, vakit kaybetmeden sezaryen yapılır, bebek kurtarılmaya çalışılır.
–  Bebeğin; doğum ağrıları sırasında sıkıntıya girmesi kalp atışlarının bozulması halinde sezaryen ameliyatı yapılır. (Fetal Distres)
– İkiz ve üçüz gibi çoğul gebeliklerde
 Doğum eyleminin aşırı uzaması, çok yavaş ilerlemesi
 Annede aktif HSV (herpes), HPV (siğil, kondilom), HIV (aids) enfeksiyonları


Sezaryenin riskleri:
Sezaryenle doğum çok güvenli bir prosedür haline gelmiştir. Sezaryen doğumu ile ilişkili anne ölümü gibi ciddi komplikasyonların oranı oldukça düşüktür. Buna rağmen vajinal doğum sonrasına oranla sezaryenle doğum sonrasında daha yüksek bazı riskler vardır:
Anestezi nedeniyle oluşan riskler:
İlaç reaksiyonları
Solunum problemleri
Cerrahi ile ilişkili riskler:
Kanama
Enfeksiyon
Sezaryene özel ek riskler:
Safra kesesi veya uterus enfeksiyonu
İdrar kanallarında hasar
Bebekte hasar


Annenin isteğine bağlı sezaryen yapılabilir mi?
Aslında bu sorunun pek çok etik, sosyal ve kanuni çelişkileri mevcuttur. Hasta kendi kendine sezaryen kararını verebilecek yeterli donanımda mı? Eğer hasta kendi isteğiyle sezaryen olduktan sonra, sezaryene bağlı bir sorun çıkarsa, bunun sorumlusu doktor değil midir? Bu hususta bir de operasyonun mali yükü mevcuttur elbette ki. Günümüzde devlet hastanelerinde isteğe bağlı sezaryen yapılmamaktadır. Ancak devlet hastanelerinin çoğunda sezaryen operasyonu için yeterli teknik altyapı ve personel mevcuttur. Başlıktaki sorunun hala kesin bir cevap olmadığı çok aşikardır. Ancak her iki doğum şeklinin de kendince riskleri mevcuttur. Aslında dünyaya gözlerini yeni açmak üzere olan bebek ve anne için doğum şeklini belirlerken; sezaryenin veya normal doğumun avantaj ve dezavantajları gözönünde bulundurularak; doktor ve ailenin beraber karar vermeleri gerekmektedir.


Sezaryen olanlar sonraki gebeliklerde normal doğum yapabilir mi?
Sezeryanla doğum yapan annelerin yaklaşık 2/3′ü başarılı bir şekilde sonradan vajinal doğum yapabilirler. Bununla beraber az da olsa vajinal doğum girişimlerinde uterin rüptür (rahimde yırtılma) riski vardır. Bu risk anne ve bebek için çok tehlikeli olabilir. O yüzden günümüzde sezaryen geçirmiş kadınlar bir dahaki gebeliklerinde normal doğurtulmazlar.


Sezaryenden sonra iyileşme:
Sezaryenden sonra hastanede ortalama kalış süresi 1–3 gün arasında olabilir. İyileşme vajinal doğuma göre daha uzun sürede gerçekleşir. İyileşmeyi hızlandırmak için operasyonu takiben yürümesi desteklenir. Hastanın ağrısı ağızdan ilaçlarla tedavi edilebilir.

Doğal Doğum

Normal doğum 38-42 gebelik haftaları arasında, kendiliğinden başlayan rahim kasılmalarıyla, başla gelen tek bir bebeğin anne ve bebeğe zarar vermeden vajinal yolla canlı olarak doğmasıdır.

Normal doğumda, bebek doğduktan en geç otuz dakika sonra plesanta ve zarları da kendiliğinden rahimden dışarı atılır. Normal bir doğumda yaklaşık 300 ml kadar kan kaybı olur. Doğum için geçen süre 24 saatten daha azdır.

Normal bir gebelik süresi son adet başlangıç gününden itibaren 280 gün ya da 40 haftadır. Beklenen doğum tarihi, “son adet tarihine 7 gün eklenip 3 ay gerisi” formülüyle hesaplanabilir.

Normal Doğum

Normal doğum 38-42 gebelik haftaları arasında, kendiliğinden başlayan rahim kasılmalarıyla, başla gelen tek bir bebeğin anne ve bebeğe zarar vermeden vajinal yolla canlı olarak doğmasıdır.

Normal doğumda, bebek doğduktan en geç otuz dakika sonra plesanta ve zarları da kendiliğinden rahimden dışarı atılır. Normal bir doğumda yaklaşık 300 ml kadar kan kaybı olur. Doğum için geçen süre 24 saatten daha azdır.

Normal bir gebelik süresi son adet başlangıç gününden itibaren 280 gün ya da 40 haftadır. Beklenen doğum tarihi, “son adet tarihine 7 gün eklenip 3 ay gerisi” formülüyle hesaplanabilir.

Ağrısız Doğum

İnsanda gebelik 280 gün sürmektedir ancak tüm gebeliklerin sadece %5 kadarı beklenen günde sona erer.

Gebe kadınların büyük bir kısmı ise beklenen doğum tarihinden yaklaşık 1 hafta kadar önce doğum eylemine (travay) girer.

Düzenli rahim kasılmalarının ortaya çıkması ile başlayan sürece (anne adayı bunları sancı olarak algılar) EYLEM ya da TRAVAY adı verilir.

 

Bir gebeliğin normal yoldan sonlanabilmesi 3 ana faktöre bağlıdır. Bunlar rahime bağlı, bebeğe bağlı ve annenin kemik çatısına bağlı faktörler olarak sınıflandırılabilir. Bir başka deyiş ise güçler (rahim kasılmaları), yol (kemik yapı) ve yolcudur. (bebek).

 

Doğumun olabilmesi için rahim düzenli aralıklarla rahim ağzını açabilmek için kasılmalıdır. Bu kasılmaların karşısında rahim ağzının açılmasına engel bir durum olmamalıdır. Rahim açıldıktan sonra devam eden kasılmalar bebeği rahim dışına itecektir. Bu itmenin sağlanması için bebek uygun pozisyonda olmalı ve yine önünde bir engel bulunmamalıdır. Son olarak bebeğin geçeceği yol ile bebek arasında bir uyumsuzluk söz konusu olmamalıdır. Örneğin bebeğin yan ya da oblik durduğu durumlarda bu yoldan geçmesi mümkün değildir. Böyle bir durum varlığında normal doğum gerçekleşemeyecek, eğer zamanında fark edilip sezaryene karar verilmez ise anne ve bebeğin hayatını tehlikeye atabilecek istenmeyen komplikasyonlar ortaya çıkabilecektir.

Epidural Anestezi ile Ağrısız Doğum:

Epidural anestezinin gitgide daha sık uygulanması, doğum ağrısını tamamen ortadan kaldırmakla annenin bu harikulade olaya katılımını sağlar.

Epidural anestezinin başlıca amacı doğum ağrılarını tamamen ortadan kaldırmak veya en azından azaltmak. Diğer yandan annenin yorulmasını engelleyerek doğumun seyrini de kolaylaştırmak. Bir anestezi uzmanı tarafından gerçekleştirilen bu girişimin amacı rahim kasılmaları ve bebeğin doğum kanalında ilerlemesinden doğan ağrı duyusunu bloke etmek.

İşlem kabaca steril koşullarda epidural aralığa bir iğne yerleştirilerek yapılır. Öncelikle uygun belkemiği aralığı tespit edilmesi için hastaya oturur veya yan yatar pozisyonda öne doğru eğilmesi söylenir. Gerekli temizlikler ve küçük bir lokal anestezi yapıldıktan sonra iğne doktor tarafından uygun bölgeye yerleştirilir. Bu esnada hastanın hareketsiz kalması çok önemli. İğne epidural aralığa girdikten sonra bunun içinden çok ince kateter adı verilen plastik bir hortum geçirilir. Bu esnada çok hafif geçici bir elektirik akımı hissi duyulması normal. Daha sonra kateter yerinde bırakılarak iğne çekilir ve buradan anestezik madde verilir. Genel olarak 10 – 15 dakika içerisinde etki görülür ve ağrı duyusu ortadan kalkar.

Epidural anestezinin kullanımı annenin doğum esnasında aşırı yorulmasını engelleyerek doğum sonrasındaki iyileşme ve toparlanma süresini azaltır. Günümüzde hemen her doğumda kullanılması gereken bu işlem öncesinde işlemi gerçekleştirecek anestezi doktoru ile görüşüp muayene olmakta fayda var. Böylece epidural anesteziye engel olabilecek durumları önceden tespit etmek mümkün olabilir.
Özellikle hipertansiyon, kalp hastalığı, sara gibi durumlarda epidural anestezi doğum esnasındaki ağrıya bağlı tansiyon değişikliklerini veya krizleri engeller.
Doğumun sezaryana dönmesi durumundaysa bu operasyonu yapmak içinde kullanılabilir. Böylece acil şartlarda yapılacak bir genel anestezinin getireceği mahsurlardan sakınmak mümkün olur.

Epidural anestezinin doğumun hangi aşamasında yapılacağı değişmekle birlikte genel olarak rahim ağzı açılmaya başlayıp 4 cm kadar genişlediğinde uygulanır. Ancak doğumun başladığından emin olunduğu durumlarda epidural kateteri yerleştirip ilacın verilmesinin rahim ağzının durumuna göre daha sonra yapılması mümkün.

Her tıbbi girişimde olduğu gibi epidural anestezininde yan etkileri ve komplikasyonları var. Ancak bu olumsuz durumlar anestezi uzmanının tecrübesine bağlı olarak azalır.

– Öncelikle epidural anestezinin her zaman etkili olmadığını bilmek gerekir. Aynı dozda yapılan ilaç değişik kişilerde değişik sonuçlar verebilir.
– Bazı seyrek durumlarda epidural boşluk ince bir zarla ikiye ayrılmıştır. Bu durumda epidural anestezi vücudun tek bir yanını etkileyeceğinden ikinci bir enjeksiyon gerekebilir.
– İşlemin yapılacağı bel bölgesini ilgilendiren bir enfeksiyon, abse veya 38 dereceyi geçen ateş durumlarında epidural anestezi yapılamayabilir.
– Aynı şekilde kanama, pıhtılaşma bozukluğu olan kişilerde epidural anestezi yapılamaz.
– Bel kemiğine ait bozukluklar, eğrilikler veya bel fıtığı her zaman epidural anesteziye engel teşkil etmez. Bu gibi durumlarda anestezi uzmanı bilgilendirilmeli.
– Epidural anestezi bazı seyrek durumlarda bir kaç gün süren baş ağrılarına neden olabilir.
– Seyrek durumlarda uzun süreli bel ağrıları oluşabilir. Bu ağrıların süresi genellikle 48 saati geçmez. Doğum sonrasında oluşan bel ağrılarının oranının epidural anestezi uygulanan ve uygulanmayan kadınlarda aynı olduğu gözlendi.(*)
Bu konuda sıklıkla karşılaşılan sorular:
– Epidural anestezi bebeğimi etkiler mi?

– Kullanılan anestezi maddesinin dozu çok düşük olduğundan bu anestezik maddenin bir kısmı plasentadan geçse de bebek üzerinde bir etki yaratmaz.

– Bebeğime süt verebilir miyim?

– Aynı şekilde kullanılan anestezi ilaçlarının dozunun çok düşük olması nedeniyle bu ilaçların anne sütüne geçen kısmı bebeği etkilemeyecek dozdadır.

– Felç olma riskim var mı?

– Bu konuda en sık sorulan sorulardan birisi de felç olma riskiyle ilgili. Günümüzde kullanılan ilaçların bu tarz bir komplikasyon yaratma ihtimali sıfıra yakın.

– Epidural anestezi doğum süresini uzatır mı veya vakum ve forseps kullanma sıklığını artırır mı?

– Bu çok tartışmalı konulardan biri. Günümüzde kabul gören görüş epidural anestezinin doğum süresini 1 – 2 saat uzattığı yönünde. Vakum veya forseps kullanma veya sezaryan yapma sıklığında bir artış gözlenmedi.

– Ağrılı bir işlem midir?

– İşlem öncesinde lokal anestezi yapıldığından işlem acısız seyreder. Epidural anestezi işlem sonrasında 10 – 15 dakika içerisinde etkisini gösterir.

– Epidural anestezinin etkisi ne kadar sürer?

– Bir kateter epidural boşlukta bırakılıp buradan sürekli anestezik madde verildiğinden anestezi süresi istenildiği kadar sürdürülebilir. Doğumdan sonra 2 – 3 saat içinde epidural anestezinin tüm etkileri ortadan kalkar.

Normal Doğum Nasıl Yapılır?

Normal doğum üç evrede gerçekleşir. Bu evrelerde neler olduğunu teker teker inceleyelim.

Normal Doğumun 1. Evresi

Bu evrede rahim ağzı doğumun gerçekleşebilmesi için 10 santimetreye kadar açılır. Bu evre doğumun en uzun evresi olarak bilinir. Yaklaşık olarak 8 ya da 10 saat sürer. Bu dönemde kendi içinde pasif ve aktif dönem olmak üzere iki şekilde incelenir. Pasif dönemde ağrılarınız daha seyrek ve hafif olarak hissedilir. Bu dönemin süresi gebeden gebeye değişebilir. Aktif dönemde ise rahim ağzınız 3 santim kadar açıklığa ulaşmıştır. Bu aktif dönemde ağrılarınız yaklaşık olarak 5 dakikada bir gelmeye başlar. Bu evrenin sonunda rahim ağzınızın genişli artar yaklaşık olarak 8 veya 10 santim kadar olur. Bu evrede sancılarınız devam eder fakat doktorunuz size söylemediği takdirde bu evrede ıkınmamanız gerekir. Bu evrede ıkınmak yarar sağlayacağı yerde doğumunuzun uzamasına sebep olabilir.

Normal Doğumun 2. Evresi

Bu evre rahim ağzınızın bebeğin doğmasına yetecek kadar açılmasından bebeğin doğumuna kadar geçen süreyi kapsar. Bu evre birinci evreye göre daha kısadır. Yaklaşık olarak yarım saat ile iki saat arasında değişiklik gösterir. Bu evrede anne adayı doğuma daha aktif olarak katılım gösterir. Bu evre ıkınmaya başladığınız evredir. Yalnız ıkınma tekniklerini iyi bilmeniz gerekir.

Doğru ıkınma tekniği sayesinde daha kolay doğum yapabilirsiniz. Aksi halde bu sizin daha fazla yorulmanızı sağlamaktan başka bir işe yaramaz.

Ikınma Tekniği; ağrılarınızın en kuvvetli olduğu anlarda derin bir nefes alarak bu havayı dışarı vermeden kuvvetle çenenizi göğsünüze dayayarak makatınıza doğru ıkınıp bebeği itmeniz gerekir. Bu işlemi kuvvetli bir şekilde yapmalısınız.  Ikınmayı ağrınız olduğu müddetçe devam ettirmeli ağrınız kesilince ara vermeli ve nefes alıp vermelisiniz. Bu şekilde bebeğinizin doğmasına daha fazla katkı sağlayacaksınız. Bu evrede bebeğinizin başı doğmuş olur ve doktor onun rahat nefes alabilmesi için ağzını siler. Daha sonra bebeğinizin omuzlarını doktor doğurmaya çalışır ve en son olarak da bebeğiniz tamamen doğmuş olur. Bebeğiniz doğar doğmaz nefes almaya ve ağlamaya başlar. Bebeğiniz doğduktan sonra göbek bağınız kesilmiş olur. Ve bebeğinizi emzirmek için size verirler. Ve böylece karnınızda dokuz ay boyunca taşıdığınız her türlü ağrıya sancıya katlandığınız bebeğinizi kucağınıza almış olursunuz. Anneler genelde bu anı tanımlayamazlar. Bu anın bu duygunun anlatılamayacağını söylerler. Bebeğinizi kucağınıza aldığınız andan itibaren yaşadığınız ağrıları acıları unutuyorsunuz. Bebeğiniz doğduktan sonra size ve bebeğinize kimlik tespiti için kol bantları takılır. Ve bebeğinizin ayak izi alınır. Bu aşamadan sonra sizde titreme ve üşüme olabilir. Bu gayet normaldir. Bu daha sonra geçecektir.

 

Normal Doğumun 3. Evresi

Bebeğiniz dünyaya geldikten sonra ardında plasentanın da dışarıya atılması gerekir. Bu evrede bu olay gerçekleşir. Yaklaşık olarak yarım saat ile kırk beş dakika arasında bir zaman alır. Plasenta çıkarıldıktan sonra bu evrede mutluluk, rahatlık ve de yorgunluk hissedebilirsiniz. Daha sonra temizlik ve kontrolleriniz düzenli aralıklarla yapılır ve odanıza çıkarılırsınız. Bu evre bitince doğumunuz tamamlanmış olur ve bebeğinizi bundan sonra istediğiniz zaman ziyaret edebilir ve onu emzirebilirsiniz. Onu kucağınıza almanın tadını çıkartın. Onun sıcaklığını hissetmeye çalışın. Mümkün olduğunca onunla iletişim kurun. Sizin yanında olduğunuzu hissetmesini sağlayın. Normal doğum yapanlar bebeklerini hemen kucaklarına alabildikleri için daha şanslıdırlar.

Detaylı bilgi veya randevu talepleriniz için bize 0 (232) 343 0 100 numaralı telefonumuzdan ya da web sitemizde bulunan e-randevu sistemimizi kullanarak ulaşabilirsiniz.

Tüm Sorularınız için web sitemizde bulunan doktora sor sistemimizi kullanabilirsiniz