İZMİR KADIN DOĞUM UZMANI

Genel olarak kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının ilgilendikleri hastalıklar:

– Gebeliğe hazırlık ve gebelik takibi
– Normal doğum ve sezaryen
– Rahim hastalıkları (myom vb.)
– Yumurtalık hastalıkları (Over kisti vb.)
– Rahim ağzı hastalıkları (Smear testi, yara yakma, dondurma vb.)
– Küretaj
– Adet düzensizlikleri
– Vajinit (akıntı vb.)
– Gebelik ve diğer hastalıklarla ilgili ultrasonografi
– Doğum kontrol yöntemleri (Spiral takılması vb.)
– Kısırlık tedavisi (Aşılama, tüp bebek vb.)
– Dış gebelik
– Organ sarkmaları, idrar kaçırma
– Genital organların estetik ameliyatları

Gebelik Nedir

Gebelik veya hamilelik, erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesinden doğuma kadar geçen 40 haftalık (280 gün) döneme verilen isimdir.Döllenmenin oluştuğu andan 8. haftanın sonuna kadar geçen döneme embriyotik dönem denirken bundan sonrasına ve doğuma kadar olan döneme de fetal dönem denmektedir.

Gebelik genç yaştaki bayanlarda döllenme sonrası ilk gün içinde belirlenebilir.

Çünkü adet düzensizliği tamamlana kadar vücudun ürettiği her yumurta döllenmeye daha uygundur. Yaş ilerledikçe doğurganlığın azalması bununla ilgili bir durumdur. Döllenme sonrası 8-10 saat içerisinde ilk kusma gerçekleşir. Yaşı ilerlemiş bayanlarda ise belirtiler 1 hafta ile 2 ay arasında gözlemlenir. Ergenlik döneminde hamilelik ise ilk 12 saat içinde belirlenebilir. Ergenlik döneminde yumurtalar henüz olgunlaşmamıştır ve bu yüzden spermin yumurtayı döllemesi 5 ile 20 dakika arasındadır. 16 yaşını doldurmamış bir bireyin döllenme gerçekleştikten 10 gün sonrasında embiriyonun vücuttan alınmamısı durumunda bireyde ciddi şekilde fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açabilir. Çünkü 16 yaş altı ergenlerde duygu dünyasının yapım aşamasıdır. Lakin kişi yaşıtlarından bu denli farklı bir olayla karşılaştığı için ileriki dönemlerde kendine güvensizlik gibi psikolojik eksiklikler yaşayabilir. Halk arasında yanlış bilinen bazı kurallar -adet döneminde gebe kalınmaz gibi- kişide ciddi ruhsal sorunlara yol açabilir. Gebe kalmış bir bayanda duygusallık yoktur. Ağlamanın fazlalaşması tamamen kişinin gebeliğe bakış açısından kaynaklanır. Zira hamile bayanları mutlu etmek daha kolaydır. 16 yaş altı gebelerde ise halk arasında yaygın olarak bilinen 1 aydan önce belirlenemez lakırtısı yüzünden bir çok genç kızımız kürtajda gecikmeden dolayı büyük sorunlar yaşamaktadır. Kişinin döllenme gerçekleştikten sonraki ilk 12 saat içerisinde alanında uzman bir doktor tarafından kontrol edilmesi gerekmektedir. Zira kısırlık, erken menapoz, yumurtalık kisti gibi rahim hastalıkları meydana gelebilir.

Doğum

Düzenli uterus kasılmalarıyla birlikte serviksinde silinme ve dilatasyon olan bir kadın doğum eylemine girmiş kabul edilir. Doğumların çoğu başarılı vajinal doğumlardır, ama bazan komplikasyonlar gelişir ve sezaryan yapılması gerekebilir.

Doğum Ağrıları Başlayan Bir Gebeye Hastaneye İlk Başvurusunda Neler Yapılır ?

Gebelik yaşı belirlenir. 2.Ağrıların başlangıç zamanı ve sıklığı , suların gelip gelmediği sorulur. 3.Doğum eyleminin başlayıp – başlamadığını anlamak için vajenden muayene ile uterus giriminin açılıp , açılmadığına bakılır. Rahim ağzı 3cm ve daha açılmış ise aktif doğum eylemi başlamış demektir

. 4.Doğum eylemi başlamış ise; anne adayına geceliği veya hastanenin özel önlüğü giydirilir. 5.Bağırsakları boşaltıcı lavman yapılır. Böylece bebeğin doğum kanalında kolayca ilerlemesi ve doğum sırasında kaka ile bulaşmaması sağlanır. 6.Anne adayı, doğum eyleminin takip edileceği odaya alınır, gereğinde ilaç yapılabilmesi ve anne adayının beslenmesi amacıyla kolundan serum takılır. 7.Doğum eylemi boyunca anne adayına ağızdan katı gıda verilmez. 8.Bebeğin kalp sesi düzenli aralıklarla dinlenir. Rahim kasılmalarının kaç dakikada bir geldiği , ne kadar sürdüğü ve şiddetinin ne olduğu saptanıp, hekim tarafından kaydedilir. 9.Bir saat ara ile hekim tarafından vajenden muayene yapılarak uterus açıklığına, bebeğin başının doğum kanalındaki durumuna bakılır. 10.Uterus açıklığı 10 cm’ye ulaşmış, baş doğum kanalının son kısmına gelmiş ise, anne adayı doğum masasına alınır. 11.Doğum masasına alınan anne adayının bacaklar ve üzeri steril örtülerle örtülür. Labium majör, labium minör, anüs etrafı, mons pubise kadar antiseptik solüsyonla silinir. 12.Uterus kasılmalarıyla birlikte anne adayına, gebelik egzersizleri sırasında öğrendiği şekilde ıkınması söylenir. 13.Gerek görüldüğü durumda anne adayına epizyotomi açılır.

Gerçek Doğum Ağrılarının özellikleri Nelerdir?

Gerçek doğum ağrıları: 10 dakika içinde 2-3 kez gelen, 45-50 saniye süren, karında sertlik oluşturan şiddetli ağrılardır.

Düzenlidir, sadece bir noktada hissedilmez; belde, kasıkta ve karında her noktada aynı şekilde hissedilir, şiddetleri giderek artar.

Doğumun Başladığını Haber Veren Belirtiler Hangileridir?

1.Bel ve sırt ağrıları: Büyüyen uterusun ağırlığı nedeniyle vücudun ağırlık merkezi öne doğru kayar. Bu durumda bel kavsi artar ve fazla yük altında kalan bel ile sırtta künt ve devamlı ağrı hissedilir. Bunlar yalancı ağrılardır. Gerçek ağrılar belirli aralıklar ile gelir, karın kasılması-sertleşmesi ile birlikte ve sırt-bel bölgesinde kramplar şeklinde hissedilir. 2.Kanlı akıntı: Uterus girimini tıkayan salgı tıkacı; bu bölgenin çok az açılması sonucu oradaki damarlardan bulaşan kanla birleşerek kanlı bir sıvı (Nişan) şeklinde vajenden dışarı akar. 3.Su kesesinin açılması: Başka hiçbir belirti olmadan sadece su kesesinin açılması doğumun başlayabileceğinin belirtisidir. Aniden bol miktarda suyun vajenden dışarıya akması su kesesinin açıldığını gösterir.

Normal gebelik süresi son adet tarihinin ilk gününden itibaren 280 gün (10 gebelik ayı- 28 günlük lunar ay- veya 40 haftadır) 38-42. haftalar arasındaki doğumlar normal süreyi gösterir.

Doğumun başladığını anne adayına haber veren başlıca belirtiler sancı, kanama (lekelenme) ve su gelmesidir. Gebeliğin son aylarında anne adayı ara sıra karnının sertleştiğini ve ağrı olduğunu farkeder. Bunlara yalancı doğum sancıları (Braxton Hicks kontraksiyonları) denir. Bu yalancı sancılar doğumun başladığını göstermez. Doğumun başladığını gösteren sancılar daha sık, düzenli ve şiddetli bir şekilde gelirler. 10-20 dakika aralıklarla veya daha sık düzenli sancılar geldiğinde gerçek doğum sancıları başlamış demektir. Bu arada karnınızı ellediğinizde neredeyse tahta kadar sert olduğunu fark edebilirsiniz. Doğum sancılarına  sıklıkla bel ve sırt ağrıları da eşlik eder. 2-3 saatte bir gelen sancılar doğumun başladığını göstermez.

Doğum başladığında bu sancılara bazen lekelenme ve hafif kanama eşlik edebilir. Bunlar da rahim ağzının açılmaya başladığını veya nişan kanamasının gerçekleştiğini gösterir Kanama az veya çok fark etmeksizin gebelikte en önemli durumlardan birisidir bu nedenle hemen doktora başvurulması gerekir.

Su gelmesi doğumun başlayacağını gösteren belirtisidir. Sancı veya kanama olmasa bile su gelmesi farkedildiğinde hemen doktora başvurmak gerekir. Bazen doğuma henüz çok vakit olduğu halde su gelmesi olabilir bu durumda erken doğum tehlikesi olur bu nedenle hemen doktora başvurmak gerekir. Bazen hastalar akıntıyı su gelmesi ile karıştırabilirler. Akıntı çoğu hamile bayanda olan koyu yapışkan ve az miktarda bir sıvıdır. Su gelmesi ise daha fazla miktarda ve su kadar akışkan, bazen bacaktan aşağıya kadar akacak miktardadır, bazen daha az miktarda olabilir. Akıntı doğumun başladığını göstermez ve doktora acil başvurmayı gerektirmez ancak akıntı mı su gelmesi mi ayırt edemiyorsanız mutlaka doktorunuza başvurun, muayenede hangsi olduğu belli olacaktır.

Burada tarif edildiği gibi doğumunuzun başladığından şüphelendiğinizde hemen hastaneye başvurmanız gerekir. Doktorunuz yaptığı muayenede doğumun gerçekten başlayıp başlamadığını anlayacaktır. Doğum başlamışsa hastaneye yatış yapılır. Doğum henüz başlamamışsa ve bir sakınca yoksa tekrar evinize dönmeniz önerilebilir.

DOĞAL DOĞUM

Doğum normal doğum (vajinal doğum) ve sezaryen olarak iki şekilde gerçekleşebilir. Doğal doğum ise normal doğumun tamamen doğal olarak hiçbir müdahale yapılmadan gerçekleşmesidir. Her normal doğum doğal doğum anlamına gelmez.

Lamaze gibi doğal doğumu benimseyen felsefelerin de anlattığına göre hamilelik ve doğum kadın vücudunun yaşadığı tamamen doğal bir süreçtir bu nedenle doğuma mümkün mertebe müdahale edilmeden kendi doğallığı içerisinde gerçekleşmesi en doğrusudur. Örneğin doğumun kendi kendine başlanması beklenmelidir, doğumun başlaması için her hangi bir ilaç veya uyaran vermek olayın doğal gelişim aşamalarını bozabilir. Bunun dışında gerekmedikçe epiyotomi (doğum kesisi) yapılmaması, annenin doğum sırasında tamamen doğal olarak istediği gibi hareket etmesine izin verilmesi, yemek ve içeceklerin serbest olması doğal doğum felsefelerinin başlıca kriterleridir. Doğal doğum görüşüne göre doğumda ilaç veya cerrahi müdahaleler sadece gerekli olduğunda uygulanmalıdır her doğuma aynı şekilde rutin olarak uygulanmamalıdır. Anne adayının doğal doğu yapmak istemesi en büyük hakkıdır. Ancak bunun için anne adayunın öncelikle hamilelik ve doğum hakkında doğru objektif bilgilere ulaşması gereklidir. Yanlış ve taraflı yönlendirmelerle anne adayı korkutulmamalıdır. Sezaryenin sadece tıbbi zorunluluk hallerinde uygulanması gereken ve birtakım riskleri olan bir ameliyat olduğu öğretilmelidir. Yukarıda anlatılanların hepsi doğal doğum felsefesini benimseyenlerin görüşleridir ve günümüzde bunların uygulanması yaygınlaşması için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.